Sevaptan başka herhangi bir karşılık beklemeden sırf iyilik niyetiyle yapılan hayır çeşitlerinin dinimizdeki ortak adı sadakadır.
Aslında Allah rızası için yapılan her şey sadakadır. Güler yüz, tatlı söz dahi sadaka kabilindendir. Ayrıca sadaka, hem zekât hem de hayır-hasenât anlamına gelir. Zekâta sadaka da denilmektedir. Farz olan zekât ile nâfile olan sadaka Kur’an ve hadislerde “sadaka” sözüyle ifade edilmektedir.
Sadaka, sadaka veren kişinin imanına delildir. Zira sadaka, hem zekât hem de hayır-hasenât anlamına gelir. Bunları yerine getirmek de imandan kaynaklanır. Şefkat, yardım, çevreye karşı duyarlılık hep iman alâmetidir. Merhametsizlik, haksızlık, kabalık ve katılık dinî duygudan, sorumluluktan, ilâhî huzurdaki hesaplaşmaya önem vermemekten, kısacası imansızlıktan ileri gelir. O halde sadaka, imana ve ondan kaynaklanan üstün İslâmî değerlerin varlığına delildir. Öte yandan sadaka veren mümin, kıyamette malını nereye harcadığı sorulduğu zaman, verdiği sadakayı gösterecektir.
Sadakayı daha iyi anlayabilmek için 4 ana başlıkta toplayabiliriz.
1- Farz olan sadaka: Buna kısaca zekat denir.
2- Fıtır sadakası: Sadaka-i Fıtır, her Müslümanın vermesi gereken vacip bir sadakadır. Ramazan ayı içerisinde verilir. Buna fitre de denir.
3- Nafile olan sadakalar: Bu da kişinin Rabbimizin rızasını gözeterek verdiği sadakadır. Allah rızası için yapılan her güzel şey sadakadır.
4- Sadaka-i cariye: Öldükten sonra da, amel defterimize sevap yazdıran sadakadır. Sadaka-i cariye, cami, yol yapmak, ağaç dikmek, çeşme, faydalı ilmi eser bırakmak gibi insanlara faydası dokunan her çeşit iyi işlerdir.
«Onların içinde öyleleri var ki, “Allah bize lütuf ve kereminden bahşederse biz de elbette hayır yolunda harcar ve iyi kimselerden oluruz” diye Allah’a söz vermişlerdi.» [Tevbe Sûresi, 75]
“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53)