Kur’ân-ı Kerîm’i okuyanların nispeten çok olduğu bir coğrafyada, onun manasını anlayanların ne denli az olduğu, manası anlaşılmadan -Rahmân ve Rahîm olan- Allah’ın emir ve yasaklarının idraki ve tatbikinin mümkün olmadığı düşünüldüğünde bir Müslümanın yalnızca Kur’ân-ı Kerîm’i okuyabilmek veya ezberlemek ile yetinmesinin doğru olmayacağı kabul edilmelidir.

Bu sebeple Takvâ Ve İlim medresesinde hazırlık eğitiminin ardından Arapça sınıfına geçmesi uygun görülmüş ve hafızlık
eğitimini tamamlamış olup Arapça okumak isteyen talebeler; dört yıl süreyle eğitim görmektedirler.

Bu süre zarfında Arapça dilbilgisi (Sarf, Nahiv) ve Belâgat alanında, Sultan Fatih Dönemi medreselerinde okutulan temel eserler üzerinden derslere başlarlar. Arapça eğitiminin yanı sıra Hadis, Tefsir, Fıkıh ve Akaid gibi ilim dallarında da giriş seviyesinde eserler ile eğitim almaya devam ederler.